Kurtuluşu turizmde arayan bir sahil kasabasına günün birinde dalgalar ahşap bir Lenin heykeli getirir. Heykel, turistlerin ilgisini çeker düşüncesiyle belediye tarafından meydana dikilir, böylece kasabanın yavaş ilerleyen saati birden hızlanır, haber ülke gündemine yerleşir. Başbakan ve beraberindeki Rus heyetinin katılımıyla yapılacak ikinci ve görkemli bir açılıştan hemen önce Lenin heykeli çalınır.
Lenin’i bulmak için Ankara’dan özel olarak görevlendirilen tecrübeli bıçkın komiser Erol’un ve ayrıntıların titiz dinleyicisi genç komiser Ufuk’un sadece on iki saatleri vardır… Boş bir sandalye, kayıp bir çocuk, rengârenk çaputlar... Heykelin çalındığı geceye dair deliller kasabanın geçmişine uzanan bir yol açarken, polislerin ‘Neredesin Lenin?’ sorusuna kasabalılar beklenmedik bir cevap verir.